Paylaşmakmış herşeyin başı...
Körpe deli halimle bilmiyordum;ama paylaşıyordum öğrendiklerimi hiç çekinmeden.Zaten küçükken de böyleydim.Merve bize geldiğinde bütün oyuncaklarımı önüne dökerdim;ama biz onlara gidince o,en güzel bebekleriyle oynatmazdı.Ben yine de dökerdim bütün oyuncaklarımı.Paylaşmaktı herşeyin başı...Bilmezdim ama paylaşırdım.Aman he yanlış anlama öyle yaralı bir çocukluk geçirmedim.Bir anı sadece...Belki de geçirdim,bilmiyorum ama bu çocukluğum küçüklüğüm,yok dizim kanasa keşke hep şimdi kalbim kanıyor muhabbetlerini oldum olası çok BAYAĞI buldum.(Büyük harfle yazdım;çünkü güzel kelime bence ağzımı yayarken hoşuma gidiyor.Fonetik mi diyorduk lan ona?)Bazen Merve'nin o en güzel ağlayabilen bebeğine özenirdim ama oynatmadı diye üzülmedim hiç.Annem bana daha güzelini alırdı nasılsa.Hem almasa da Sibel vardı.
Sibel...
Annemin teee Almanyalardan getirdiği,en sevdiği bebeği...
Ben küçükken o bebeklerden Türkiye'de henüz yoktu.Hemen hemen ufak bir çocuk boyunda,yeşil gözlü,sırma saçlı Sibel...
Annemin en yakın arkadaşı olduğundan mıdır bilinmez ben de en çok Sibel'i severdim.Hatta kardeşim de...Adını bile değiştirmedik hiç.Sibel'di o.Kutsaldı sanki.Annelerin yaptığı herşeyin en doğrusu olduğuna inandığımız zamanlardı o zamanlar.Sorgulamıyor ve kendi doğrularımızın arayışında boğulmuyorduk.Sonra ben de Sibel'le oynatmama kararı aldım kendimce.Paylaşmaktı herşeyin başı.Ama Sibel paylaşıma konu olmamalıydı.Tıpkı bilebileceğim en güzel şeyler gibi.Sibel başkalarında olmayandı.Tıpkı...
Tıpkı bilebileceğim en güzel şeyler gibi...
Daha o zamandan belliymiş sakındığım şeylere ulvi manalar yükleme hastalığım.
Ben ki kendini doğruluğuna inandığı ne varsa anlatmaya adamış bir çakma Gundi.Daha mürid olmadan mürşitliğe soyunan yalancı mehdi...Hiç aç kalmadan Gundi olamazdım.Hiç taşlanmadan mehdi...Belki de bu yüzden paylaşmıyorum onlarla artık bilebileceğim en güzel şeyleri..
Paylaşmıyorum ve paylaşmadıkça azalıyorum sanki.Azaldıkça tükeniyor,tükendikçe bir öfkeye sarılıp hasede meylediyorum.Ve hiç utanmıyorum biliyor musun?Hiç utanmıyorum;çünkü kalbimin üzerinde beygirler yürüttüler.Evet evet beygirler...Onlara kızdığımda bana daha çok kızdılar hep ve nedense hep ben hatalıydım.Ama buna şaşmamalı zira insan kendini beğenmese yaşayabilir mi ki der ananem hep.(Evet evet yanlış okumadın Anneanne değil anane) Bu arada bir şey diyeceğim...Hiç birinin ikinci tercihi olduğunuzu hissettiniz mi?Kalbinin üzerinden değil beygir kocaman ve kalabalık bir kervan yürütüyorlarmış gibi oluyor.Böyle bir eziklik,bir adaletsizlik,bir isyan duygusu mülkün sahibine...
Bir şey daha soracağım hiç birine seve seve kızdınız mı?Çok seve seve ama.Böyle gırtlağından son soluğunu çekmek isterken kalbinizin tamamını kaplayan biri oldu mu hiç?Ve gidememek her defasında.Dönüp dönüp bakmak ardına...Uff bu defa kalbimi çiğniyor sanki Hind.
Böyle zamanlarda bilebileceğim en güzel şeyler de anlamını yitiriyor.Paylaşmıyorum onları;fakat kendim de nemalanamıyorum. Zaten aslında böyle zamanlarda başlıyor o bencil paylaşımsızlıkla sonuçlanan azalma süreci.İşte bu yüzden paylaşmak hala her şeyin başı...
22'sine ramak kalmış genç kadın aday adayı...Körpe deli halimi yitirmemek,bilmemek ve paylaşmak istiyorum hiç çekinmeden. Acıtılmaktan korkmadan ve düşünmeden...
Alabildiğine geniş bir maviliğe doğru...
Tüm zaaflarımı ,tutkularımı,arzularımı,korkularımı...
Olanca varlığımı paylaşmak...
Anlattıkça çoğalmak,çoğaldıkça sevmek hep yine yine yeni yeni yine yine yeniden seeeeaaaaeeev...
Immm ne manasız bir son oldu bu böyle.Susmalı ve paylaşmamalıyım daha fazlasını galiba yine.


Anda baru saja membaca artikel yang berkategori dengan judul . Jika kamu suka, janganlike dan bagikan keteman-temanmu ya... By : En Kolay Yolu
Ditulis oleh: blogger 1 -

Belum ada komentar untuk " "

Yorum Gönder