Almama yılımı bitirmemin akabinde Yeşilist diye bir blogla röportaj yaptım (buradan okuyabilirsiniz) . Daha önce de röportaj teklifi gelmişti ama ana akım medyaya konu olmak istemediğim için sadece sürdürülebilir evlilikle bir röportaj yapmıştım (burada) Yeşilist röportajının sonrasında da bir kaç beğeni bir kaç paylaşım gelecek diye düşünüyordum fakat olay bunun ötesine benim kontrol alanımın ve aklımın alabileceğinin çok dışına çıktı.
Röportaj yayınlandıktan sonraki 3 gün içinde bütün tv kanalları ana haber bültenine çıkarmak istedi, birçok radyo, gazete ve dergi röportaj teklifinde bulundu, belgesel teklifleri geldi. Yüzlerce mail, facebook mesajı, arkadaşlık isteği aldım. Bir çok kurum beni konuşmacı olarak davet etti. İş yeri telefonumu bulup orayı arayanlar oldu. Bir sabah arkadaşlarım televizyonda bir magazin programda üç kişinin benden habersiz arkaya fotoğrafımı koyup saçım boya mı, deodorant kullanıyor muyum diye tartıştıklarını söyledinde işin çığırından çıkıyor olduğunu anladım. Bu da yetmezmiş gibi bir blog benim hakkımda aşağılayıcı ( ben öyle hissettim) bir eleştiri yazısı yazdı ( buradan okuyabilirsiniz) ve bu yazı facebookta dolaşmaya başladı. İnsanlar benimle dalga geçen iletiler paylaştılar. Benim zengin, halkın durumunu anlamayan, yukarıdan bakıp kıyafet almadım diye çok fedakarlık ettim havalarına giren bir olduğuma dair yazılar gördüm. Hatta bir yerde "PR'ı çok, iyi biz de almıyoruz ama ünlü olmadık" yazan bile gördüm. Tek bir gazete ya da televizyonun röportaj teklifini kabul etseydim hakkımda söylenecekleri hayal bile edemiyorum. Teşekkür mesajları, sevgi sözleri çok güzeldi ve gelen tepkilerin bir çoğu çok olumluydu ama nefret ve yerme o kadar güçlü duygular ki insan onların gücünden iyi şeyleri görmez oluyor.
"Almadım" benim kendi başıma kendimle yaşadığım, kendi zaaflarımla yüzleştiğim bir süreçti ve bu süreci samimi bir şekilde, kendimi daha farklı göstermeye çalışmadan, aldıklarımı da itiraf ederek entellektüel ya da politik bir dil kullanmadan naif bir şekilde yazmaya çalıştığım bir blogda anlattım. Blogun ilk yazılarında da altını çizerek ekolojik olarak çok da bilinçli olmadığımı, hatalarım olabileceğini belirttim çünkü bu dünyada birileri birşeyleri sizden iyi yapıyorsa sizin söz söylemenize izin vermezler ve eleştirirler. Ne alıp ne almayacağımı kalem kalem yazdım. Düştüğüm zaafları, nasıl bir insan olduğumu ve ne kadar dönüşebildiğimi çekinmeden ifade ettim. İnsanların bunları kullanarak bana saldırabileceğini,beni ünlü olmaya çalışmakla suçlayacaklarını,açığımı yakalamak için dedektiflik yapacaklarını, buradan düşmanlık ve nefret üretebileceklerini, bana küfür edeceklerini hiç düşünmemiştim. Çok şaşırdım, çok üzüldüm.
Neyse ki bu iş saman alevi gibi yanıp söndü. Söylediğim gibi ödev ve birkaç okul etkinliği dışındaki bütün teklifleri reddettim ve normal hayatıma döndüğüm için şükrettim. Olumsuzlukları bir yana bırakırsak gelen mesajlardan insanların artık tüketimden ne kadar rahatsız olduklarını, bir çok insanla paralel düşündüğümüzü gördüm. Herkesin mesajına cevap vermeye çalıştım, arada kaçırdıklarım varsa affola. Bu kendi kişisel deneyimimi anlattığım son yazı, ben kendi sürecimi yaşamaya devam edeceğim bir şekilde. Bundan sonra eğer bana yazıp yollarsanız sizin deneyimlerinizi paylaşarım belki.
Röportaj yayınlandıktan sonraki 3 gün içinde bütün tv kanalları ana haber bültenine çıkarmak istedi, birçok radyo, gazete ve dergi röportaj teklifinde bulundu, belgesel teklifleri geldi. Yüzlerce mail, facebook mesajı, arkadaşlık isteği aldım. Bir çok kurum beni konuşmacı olarak davet etti. İş yeri telefonumu bulup orayı arayanlar oldu. Bir sabah arkadaşlarım televizyonda bir magazin programda üç kişinin benden habersiz arkaya fotoğrafımı koyup saçım boya mı, deodorant kullanıyor muyum diye tartıştıklarını söyledinde işin çığırından çıkıyor olduğunu anladım. Bu da yetmezmiş gibi bir blog benim hakkımda aşağılayıcı ( ben öyle hissettim) bir eleştiri yazısı yazdı ( buradan okuyabilirsiniz) ve bu yazı facebookta dolaşmaya başladı. İnsanlar benimle dalga geçen iletiler paylaştılar. Benim zengin, halkın durumunu anlamayan, yukarıdan bakıp kıyafet almadım diye çok fedakarlık ettim havalarına giren bir olduğuma dair yazılar gördüm. Hatta bir yerde "PR'ı çok, iyi biz de almıyoruz ama ünlü olmadık" yazan bile gördüm. Tek bir gazete ya da televizyonun röportaj teklifini kabul etseydim hakkımda söylenecekleri hayal bile edemiyorum. Teşekkür mesajları, sevgi sözleri çok güzeldi ve gelen tepkilerin bir çoğu çok olumluydu ama nefret ve yerme o kadar güçlü duygular ki insan onların gücünden iyi şeyleri görmez oluyor.
"Almadım" benim kendi başıma kendimle yaşadığım, kendi zaaflarımla yüzleştiğim bir süreçti ve bu süreci samimi bir şekilde, kendimi daha farklı göstermeye çalışmadan, aldıklarımı da itiraf ederek entellektüel ya da politik bir dil kullanmadan naif bir şekilde yazmaya çalıştığım bir blogda anlattım. Blogun ilk yazılarında da altını çizerek ekolojik olarak çok da bilinçli olmadığımı, hatalarım olabileceğini belirttim çünkü bu dünyada birileri birşeyleri sizden iyi yapıyorsa sizin söz söylemenize izin vermezler ve eleştirirler. Ne alıp ne almayacağımı kalem kalem yazdım. Düştüğüm zaafları, nasıl bir insan olduğumu ve ne kadar dönüşebildiğimi çekinmeden ifade ettim. İnsanların bunları kullanarak bana saldırabileceğini,beni ünlü olmaya çalışmakla suçlayacaklarını,açığımı yakalamak için dedektiflik yapacaklarını, buradan düşmanlık ve nefret üretebileceklerini, bana küfür edeceklerini hiç düşünmemiştim. Çok şaşırdım, çok üzüldüm.
Neyse ki bu iş saman alevi gibi yanıp söndü. Söylediğim gibi ödev ve birkaç okul etkinliği dışındaki bütün teklifleri reddettim ve normal hayatıma döndüğüm için şükrettim. Olumsuzlukları bir yana bırakırsak gelen mesajlardan insanların artık tüketimden ne kadar rahatsız olduklarını, bir çok insanla paralel düşündüğümüzü gördüm. Herkesin mesajına cevap vermeye çalıştım, arada kaçırdıklarım varsa affola. Bu kendi kişisel deneyimimi anlattığım son yazı, ben kendi sürecimi yaşamaya devam edeceğim bir şekilde. Bundan sonra eğer bana yazıp yollarsanız sizin deneyimlerinizi paylaşarım belki.
Anda baru saja membaca artikel yang berkategori dengan judul Başlık Koyamadığım Yazı. Jika kamu suka, janganlike dan bagikan keteman-temanmu ya... By : En Kolay Yolu
Ditulis oleh:
Adsız -
Belum ada komentar untuk "Başlık Koyamadığım Yazı"
Yorum Gönder